top of page

El ARABASI

Mahmut Esfa Emek

    Benim ekmek kapılarım dan biri de Cumhuriyet Caddesi üzerindeki Üniversite kitap eviydi.

    Yazın her sabah demir parmaklıklı, tekerlekli el arabasını alıp, dik bir yokuş çıktıktan sonra spor salonunun karşısında bulunan Gameda'ya gider hazırlanmış olan gazete paketlerini arabaya yükledikten sonra kitapevine getirirdim. Düz yol olması nedeniyle caddeye kadar rahat sürdüğüm kendimden büyük   arabayı yokuş aşağı çevirdikten sonra artık kontrol edemezdim. Arabanın ağırlığı zayıf bedenimi adeta sürüklerdi, ben onu değil sanki o beni kontrol ederdi. Gazete paketlerinin çok ağır olduğu hafta sonlarında bazen tutmadığım için araba elimden kayarak 2-3 metre kendi gider, bende hızla koşarak arabanın önüne geçerek onu durdurmak için sırtımı arabaya dayar, yine de durduramaz isem sırtım dayalı halde otururdum, bazen böyle oturur halde 3-4 metre giderdim. Bu halde tekrar ayağa kalktığımda özellikle ellerimin titrediğini hisseder, tekrar araba kayacak diye korkardım, ama maalesef Kitapevine ulaşıncaya kadar bazen 2-3 kez arabanın böyle kaydığı olurdu.

   Dükkana ulaştığımda kan ter içerisinde kalırdım. Artık gazeteleri arabadan çıkartacak gücüm bile kalmazdı. İçeri girip 'getirdim' dediğimde, genellikle kasada duran Osman amca ya da bazen de kızı kafasını uzatıp gazeteleri gördükten sonra ''Bir Lira''yı uzatrıdı. Evet, sadece bir lira, bir dondurma parası.

    Parayı alır almaz hemen kitapevinin karşısında bulunan Elif pastahanesine koşar, heyecanla 'bir dondurma' der ve parayı uzatırdım. Hele bende önce bir sırada birileri varsa ve terim kuruyana kadar sıra beklemek zorunda kalırsam. Bu bekleme gazeteleri getirdiğimde çektiğim acıdan daha çok canımı yakardı.

     Dondurmayı alıp hemen pastahanenin yanındaki ara sokağa girer, hiç kimsenin, bir gölgenin bile duymak istemediği kuytu bir köşeye oturur, büyük bir özenle, her yanının her açıdan eşit olması için çabalayan  bir sanatçı hassasiyetiyle yerdim, hele hele çalışıp kazandığım bir parayla almış olmanın verdiği gurur dondurmaya özel bir tat katardı.

 Bir tarafıdan büyük bir keyifle alırken öte tarafıdan dondurmanın yavaş yavaş bitmeye de başladığı görünce hafif bir burukluk hissi ile daha yavaş yemeye çabalardım, ama maalesef her zamanki gibi eninde sonunda biterdi. Zaten, bir şey başlamaya başlıyorsa bitmeye de başlamıyor muydu?

    Ama bitsin, bedeli ağır bile olsa, yarın nasıl olsa bu keyfi yine yaşayacağım ya.

  Evet, kim bir dondurmayı  bu kadar hak ederek yiyebilir ki,yada  tertemiz alın terinden yapılmış böyle bir lezzetli dondurma yemeyi Allah bu dünyada kaç kişiye nasip etmiş ki.

   

 

Karaaslan

Akademi

İletişim

© Bu site karaaslan akademi tarafından gururla 2018 yılında yayınlanmıştır.

Tel:05438292797

Email:karaaslan028@gmail.com

Adres

Şükrü paşa Mah. Kan yolu Sok. Yükseliş sitesi  B Blok Kat:2 No 15

  • White Instagram Icon
bottom of page